7 Kasım 2016 Pazartesi

Hasta Odasında Alınacak Güvenlik Önlemleri

Güvenli bir ortamın sağlanmasında; kazalar, hastane enfeksiyonları ve çevre kirliliğinden kaynaklanan durumları tespit etmek ve önlemler almak esastır. Hastanelerde en sık görülen kaza, düşmelerdir. Düşmeler özellikle yaşlı hastalarda, geriatri servislerinde ve genellikle sabahın erken saatlerinde görülmektedir. Düşme riski olan hastalar belirlenmeli ve hastanın bağımsızlığı gereksiz yere kısıtlanmamalıdır.


Alınabilecek başlıca önlemler şunlardır:

  • Yatak yapımı, hastanın hijyenini sağlama gibi durumlarda indirilen karyola kenarlıkları işlem sonunda kaldırılmalı.
  • Hastanın kişisel ihtiyaçlarını karşılayan etajeri, yemek masası, sandalyesi ulaşabileceği yakınlıkta, yatağına yakın olarak yerleştirilmeli.
  • Çağrı zili hastanın her zaman rahatlıkla ulaşabileceği yerde olmalı, banyo ve tuvaletlerde çalışır durumda bulunmalı, hasta ve refakatçileri tuvalet ve banyonun içeriden kilitlenmemesi konusunda uyarılmalı ve tuvalet kapıları dışarı doğru açılacak şekilde düzenlenmeli.
  • Tekerlekli yataklar, tekerlekli sandalyeler, boş sedyeler hasta ve çalışanlara çarpmayacak şekilde, frenleri kilitli olarak bırakılmalı.
  • Destekli yürüyebilen hastaların kullandığı baston ya da koltuk değneği kolay ulaşabileceği yakınlıkta, diğer hastaların ise takılarak düşmesini engelleyecek şekilde yerleştirilmeli, koridorlarda hastanın yürürken tutabileceği bantlar bulunmalı. 
  • Çevre düzenli olmalı, yerlerde üstüne basılabilecek kablo vb. gereksiz eşyalar bulunmamalı, kullanılmayan her türlü malzeme odadan alınmalı.
  • Hastanın kullandığı terlikler, kaygan tabanlı olmamalı.
  • Islak ve kaygan zeminlerde, uyarı levhaları (Dikkat kaygan zemin)konulmalı.
  • Yeterli aydınlatma sağlanmalı
  • Dolu veya boş tüm oksijen tüpleri sabitlenmeli.
  • Hasta kullandığı ilaçlar ya da rahatsızlığı  nedeniyle ; düşme riski taşıyorsa, tek kişilik odada yatıyorsa, oda giriş kapısına, iki ya da daha fazla sayıdaki odada yatıyorsa, hem oda giriş kapısına hem de yatak başına dört yapraklı yonca figürü asılmalıdır. Düşme riski olan hastalar, hemşire odalarına yakın bulunan odalarda yatırılmalıdır.

6 Kasım 2016 Pazar

Yatak Yarası Oluşmasında Risk Faktörleri


  • Sürtünme ve ayrılma: Sürtünme tek başına sadece epidermis ve dermisin üst tabakasında zedelenmeye yol açar. Ancak sürtünme yerçekiminin etkisi ile derin dokularda ayrılmalara neden olur.
  • Yaş: Yaşın ilerlemesi ile birlikte ortaya çıkan bazı değişiklikler yatak yaralarının gelişmesinde rol oynamaktadır. Deri turgorunda bozulma, serum albumin düzeyi ve immün cevapta azalma, zayıflık, doku elastikiyeti kaybı, epidermis ve dermis arasındaki bağlantının zayıflaması, mental durumun bozulması yaşlılarda yatak yaralarının gelişmesinde rol oynayan başlıca faktörlerdir.
  • Yetersiz beslenme: Yetersiz beslenen hastalarda ciddi kas atrofisi meydana gelir. Malnütrisyon, obezite, zayıflık, anoreksia, anemi NG (Nazogastrik) sondaile beslenmesi yara iyileşmesini güçleştirir.
  • Bilinç durumu: Bilinç düzeyinde azalma, sedasyon vb. durumlar yatak yaralarına Neden olur.
  • Hareket durumu: Hareket kısıtlılığı, yatağa/sandalyeye bağımlılık yatak yarasının oluşumunda etkilifaktörlerdir.
  • Anemi: Anemili hastalar, yatak yarası oluşma riski taşırlar. Hemoglobin düzeyinin azalması oksijen taşıma kapasitesini ve dokulara giden oksijen miktarını azaltır. Bu nedenle basınç altında kalan dokuların nekrozu daha kolay olur.
  • Obezite:Obezite, yatak yarası gelişimini hızlandırabilir. Yağ dokusu ve alttaki dokular iskemik (dokulardaki kanlanmanın bozulmasına bağlı hücre ölümü) yaralanmaya karşı daha duyarlıdır.
  • Ödem: Hücreler arası sıvının artması sonucu kapiller dolaşım, oksijen ve artık ürünlerin hücresel değişimi engellediğinden dokunun yapısı etkilenir ve doku yaralanması kolaylaşır.
  • Enfeksiyon: Enfeksiyon ve ateş, hipoksikolan dokuların metabolik gereksinimlerini daha da arttırarak iskemik yaralanmaya karşı daha duyarlı hale getirir.
  • Arterioskleroz:Arterioskleroz olan bölgenin kanlanması tıkanma nedeniyle azalır. Kanlanmanın azalması bu bölgeye gerekli besin maddelerinin ve oksijenin sağlanması ile artık ürünlerin bu bölgeden uzaklaştırılmasını engeller.
  • Dolaşım bozukluğu: Azalmış dolaşım, dokuyu hipoksik ve iskemik hasara karşı daha duyarlı hale getirir.
  • Hastalıklar: Hareket kısıtlılığına yol açan ve dokulara kan ile oksijen taşınmasını etkileyen hastalıklar, yatak yaralarının gelişmesinde rol oynar. Örneğin; yatağa ya da tekerlekli sandalyeye bağımlı olan, kalça kırığı gelişen ve diabetik kişilerde yatak yarası gelişme riski yüksektir.
  • İlaçlar: Bazı ilaçlar yatak yaralarının gelişmesine yatkınlığı arttırabilir. Trankilizanlar ve sedatifler, bireyin duyu ve hareket yeteneğini azaltabilir. Steroidler ise dokuların normal yapısını bozar. Kemoterapikajanlar, radyasyon tedavi simalign hücrelerle birlikte normal hücrelere de zarar verir.
  • Alçı, traksiyon ve ortotik araçlar: Alçılar ve traksiyon, hastanın veya bir ekstremitenin hareketini azaltır. Alçılı bir hastada, alçının deriye sürtünmesinden kaynaklanan mekanik dış sürtünme gücü yatak yarası gelişme riskini arttırır. Servikal kolar (boyunluk) gibi ortotik araçlar yatak yaralarına neden olur.
  • Hastane iklimlendirmesi: Taze hava, kirliliği azaltan bir faktördür. Hastane içindeki hava mikroorganizmalarla kirlenmiş durumdadır. Havalandırma sistemi ile içeride pozitif basınç oluşturularak dışarıdan filtre edilmemiş havanın girmesi önlenir. Hasta odası sıcaklığı, 24°C-27°C ve nem, %30-%60 olmalıdır. Uygun olmayan sıcaklık ve nem, bakterilerin üremesine neden olur. İdrar ve dışkısını tutamayan ya da aşırı terleyen kişilerde yatak yarası gelişme riski yüksektir.
  • Diğer faktörler: Sigara içme, kuru cilt, büyük ameliyatlar, travmalarkan viskozitesinin artması ve kan basıncının azalması yatak yaralarının gelişmesinde rol oynayan diğer faktörlerdir
Yatak yaralarının oluşumu hakkında yazılan  başka bir makaleyi bu linkten de inceleyebilirsiniz.

5 Kasım 2016 Cumartesi

Muayene ve Tetkik Sonrası Hasta Bakımının Amacı


Hastanın kişisel gereksinimlerine göre fizyolojik ve psikolojik ihtiyaçlarının karşılanması, muayene ve tetkik sonrası bakımın temel amacıdır.

Girişimsel işlem öncesi saptanan hastalığa uygun hazırlık ve bakımını sağlamak,tedaviyi olumsuz etkileyebilecek risk faktörlerini erken saptamak, mümkünse girişimselişlem öncesi düzeltmek, hastanın girişim öncesi, girişim sırası ve sonrasında stresle başedebilmesini kolaylaştırmak muayene ve tetkik sonrası bakımın ikinci amacıdır.

Muayene ve tetkik sonrası hasta bakımında aşağıdaki hususlara dikkat edilir:


  • Hastanın yaşam bulguları ve bilinç durumu değerlendirilir.
  • İşlem yapılan bölge ve çevresinin dolaşımı ve cilt rengi değerlendirilir.
  • İşlem sonrası hastanın cilt temizliği uygun şekilde yapılır.
  • Hasta uygun şekilde muayene ve tetkik masasından kaldırılır.
  • Hastanın kıyafetlerini giymesine yardım edilir, kendisi giyemiyorsa kıyafetleri iydirilir.
  • Hastanın sedye ya da tekerlekli sandalyeye alınmasına ve ayağa kaldırılmasına yardımcı olunur.
  • Hastanın duygu durumu ve aile desteği değerlendirilir. Hasta stres belirtileri açısından izlenir.


4 Kasım 2016 Cuma

Hastanın Uyanma Ünitesinden Kliniğe Alınma Kriterleri

Hasta uyanma ünitesinden kliniğe gönderilmeden önce aşağıdaki kriterler gözlenip,hastayla ilgili uygulamalar kayıt altına alınmalıdır.


Hastanın uyanma ünitesinden kliniğe alınma kriterleri şu şekildedir:

  • Hastanın bilinci açık ve oryantasyonu tam olmalıdır.
  • Anestezinin etkisi geçmiş olup hasta, dört ekstremiteyi hareket ettirebilmelidir.
  • Yaşam bulguları düzenli olmalıdır.
  • Yutma ve öğürme refleksleri yerine gelmelidir.
  • Bedenin herhangi bir yerinden aşırı miktarda drenaj olmamalıdır. Pansumanları kuru ve sağlam, açıkta drenajı olmamalıdır.
  • Hastada üretralkateter varsa idrar miktarının normal olup olmadığıdeğerlendirilmelidir.
  • Hastayla ilgili tüm bulgular ve uygulamalar kayıt edilmelidir
  • Hastanın gönderileceği kliniğe bildirildikten sonra hasta, dosyası ve izlem formuyla ya da transfer formuyla birlikte kliniğe gönderilebilir.


3 Kasım 2016 Perşembe

İletişimin Amacı

İletişimde amaç; öncelikle kişinin kendisini tanıması, anlaması ve farkına varmasıdır.
Kendisini tanıyan kişinin diğer insanlarla anlaşma ve uyum sağlaması da kolaylaşır.
Verilerin hedefe iletilmesi ve hedeften istenilen durum ile doğru orantılı olarak dönüt alınmasıdır. “Anlamıyor.” yerine “Anlatamıyorum.” denilmesi gerekir.
İnsanların birbirleriyle iletişim içinde olmalarının esas amacı bazı temel
gereksinimlerini gidermektir. İletişim yoluyla ilişkinin amacı gerçekleştirilmeye çalışılır.

İlişkide amaç;

  • Enformasyon vermek veya almak,
  • Bir etkinlik için tasvip (veya aksi) vermek veya almak,
  • Bir imaj veya kimliği tasdik etmek veya reddetmek,
  • Bir emre uymayı veya uymamayı açıklamak veya kazanmak,
  • Birlikte bir şey yapmak,
  • Herhangi bir psikolojik veya maddi kazanç sağlamak,
  • Paylaşmak, baskı kurmak, tanımak, tanıtmak,
  • Bir şeyler almak veya vermek,
  • Herhangi bir nedenle birliktelik kurmak olabilir.


İletişimin birden çok amacı vardır. Bunları kısaca;


  • Bilginin taşınması ve belirsizliği gidermek,
  • İnsanların duygularını, düşüncelerini, isteklerini karşısındakilere aktarmak,
  • Sağlıklı iletişim ile toplumsal güveni sağlamak,
  • İnsanın toplumsal rol ve sorumluluklarını yerine getirmek,
  • İnsanın kendisini ve başkalarını tanımasını sağlamak,


2 Kasım 2016 Çarşamba

Hasta İle İletişim

İnsan ilişkilerinin çok yoğun olduğu sağlık sektöründe, çeşitli sağlık sorunları nedeniyle hizmet bekleyen insanlarla kurulacak iletişimde, sağlık hizmeti veren kişilerin bireysel tutum ve davranışları önemli rol oynar. Etkili bir iletişim için etkin dinleme, etkin konuşma, sempatik yaklaşım ve etkin bir beden dili sergilenmelidir.


Hastaların ilgi ve şefkat beklemeleri çok doğaldır. Bu nedenle gösterilecek güler yüz ve samimi bir ilgi, iletişimin başlangıcında gösterilen en etkili tutum ve davranış olarak kabul edilmektedir. Bunun tam tersi olarak, hasta olmaları nedeniyle kaygı ve korku gibi duygular taşıyan hastalarla kurulacak iletişimde ilgisiz, sinirli ve asık suratlı bir iletişim tarzı, hastanın sağlığına olumsuz etki yapabilir.

Sağlık personelinin hasta ile sağlıklı iletişim kurmalarını engelleyen bazı nedenler vardır. Sağlık personelinin hasta ile olan iletişimde tıbbi terminolojiyi kullanması sağlıklı iletişimi engelleyen en önemli faktördür. Sağlık personeli hasta ile olan iletişiminde hastanın eğitim durumu, kültürel ve sosyal durumunu göz önünde bulundurarak iletişime girilmelidir. Uygun dil ve iletişim tarzı dikkate alınmadan kurulan iletişimde hastalar korku, utanma, çekinme gibi duygulara kapılarak soru sormaktan kaçınmaktadır. Bu tür iletişim sorunlarını ortadan kaldırmak için hastalara empatik yaklaşım sergilenmeli ve tıbbi terim kullanmaktan kaçınılmalıdır.

Hastanın sorularına yanıt alma hakkı vardır. Etkili bir dinleme ile hastanın soruları alınarak sosyo - kültürel özelliklerine uygun, anlayabileceği açık, net ve anlaşılır bir dille gerekli bilgilendirme yapılmalıdır. Hasta hastalığı ile ilgili tedavi süresince neler yapması gerektiği konusunda aydınlatılmalıdır.

Prof. Dr. Üstün Dökmen'in İletişimde Başarı Sırları videosunu izleyerek iletişim bilgilerinizi pekiştirebilirsiniz.


1 Kasım 2016 Salı

Meslek Seçimi ve Meslekte İlerleme

Meslek seçimi kişinin hayatını etkileyen köklü bir karardır. Bireyin işindeki başarı ve başarısızlığını etkilediği gibi seçilen meslek, kişinin kendine olan inancını ve yaşam şeklini de etkiler. Örneğin polislik, doktorluk, hemşirelik gibi nöbet tutmayı gerektiren meslekler doğal olarak kişinin yaşamını şekillendirecektir. Her birey farklı ilgi ve yeteneklere sahiptir ve her meslek de farklı yetenekleri gerektirir.

Meslek seçiminde öncelikle kişinin kendi yeteneklerini tanıması gerekir. Yeteneklerinin ne olduğunu bilen kişi hangi alanlarda başarılı olacağını daha iyi bilir, böylece ilgi duyduğu meslekler ortaya çıkmış olur. Günümüzde kişilerin mesleki eğilimlerini ortaya çıkaran çeşitli anketler hazırlanmıştır. Uygulama faaliyetinde bu anketlerden biri yer almaktadır.


 Meslek testi  linkine tıklayıp testi yapabilir, mesleki eğilimini bulabilirsiniz.


Günümüzde meslek seçeneklerinin artması, buna bağlı olarak meslekte uzmanlaşmanın artması, mesleğe hazırlanmanın uzun süreli eğitimi gerektirmesi, meslek seçiminin önemini artırmaktadır. İyi düşünerek meslek seçimi yapmak, meslekte başarılı bir yaşama kavuşmayı garantileyen en önemli ve temel etkendir. İş hayatında ilerlemek, daha iyi konumlara yükselmek de başarı için önemlidir.

Videoyu izleyerek ön bilgi edinebilirsiniz.